Kim bizi sevse, kim bizim yanımızda dursa, kim bizimle aynı davanın kavgasında bulunsa, kim bizimle yol yürüse, hep çantada keklik zannettik...
Ne küstürmekten korktuk, ne kaybetme kaygısı yaşadık. Ne üzülmelerini umursadık, ne de bizlere ihtiyaç duyduklarında yanlarında durduk...
Zannettik ki biz onlara ne yaparsak yapalım, onlar bizi asla terk etmezler.
Şunu da düşünemedik, sadakat ne kadar güçlü olursa olsun, sabrın da tahammülün de bir sınırı vardır.
İlk sıkıntıda bizi terk edeceklerini bildiklerimizi, en başköşelerde tuttuk. Oysaki; iyi günde kötü günde, ister kaybedelim ister kazanalım, her şartta bizi bırakmayanlar vardı. Ama biz onları çabucak unutmaktan hiç rahatsızlık duymadık.
Neydi bizimle aynı davada yol yürüyenleri görmezden gelmemiz?
Öyle ya!
Bizi hiç bir şartta terk etmeyenler, ne yapılırsa yapılsın, nasıl olsa yine bizi bırakmazlardı.
Aksine bize muhalif olan kim varsa, onları yakınımızda tuttuk. Bu şekilde bize zarar verenleri kontrol altında tutarız zannettik.
Hayır; aslında hiç de düşünüldüğü gibi olmadı. Tam tersi bu düşünce, davaya kellesini ortaya koyanları küstürmekten başka bir işe yaramadı.
Kontrol altında tutarız sandıklarımızsa, ilk fırsatta bizi sırtımızdan vurdu.
Yüzyıllardır Anadolu'da söylenen şu söz, ne kadar da ders niteliğinde aslında;
"kahpe içerden olunca kapı kilit tutmaz"
Evet; içerde olan kahpelerin ne büyük zararlar verebileceklerine, 15 Temmuz'da hep birlikte şahit olduk.
Birilerine görev verirken, liyakat kadar sadakatin de büyük önem arz ettiğini anladık.
Peki değişen bir şey oldu mu?
Maalesef olmadı.
Sadece o anlık anladık.
Ya da anladığımızı zannettik...
Bugün Reis kurucusu olduğu AK Parti'ye yeniden üye oldu. 21 Mayıs'ta yapılacak olan kongreyle de, AK Parti'nin Genel Başkanı olacak...
Ahde vefasıyla tanıdığımız Cumhurbaşkanımızın gelişiyle, bütün taşlar yerinden oynayacak...
Geriye bundan sonra yapılacak iki şey kalıyor; o da, ya bize sadık olanlara sahip çıkacağız, ya da sürekli arkamızı kollamaya devam edeceğiz...
Reisin tekrardan partiye dönüşüyle, sadakatin daha ağır basacağından hiç kimsenin tereddüdü yok...
O zaman ne diyoruz?
Çay koy keçeli, yeniden başlıyoruz...
Kendimizden olanı reddetme hastalığımız

Ayşe YOLCU
Okunma 02 Mayıs 2017, 17:49
Yorum Ekle
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
DAVAMIZ KİŞİSEL DEĞİL DAVA HAK..HAK OLAN BU DAVADA İNŞAALLAH ZAFER MUHAKKAKDIR..